KADINLIĞA
Emekçi ellerimin deltasında
Kaç namusun kanla yunduğunu bilir misin
Adımdan önce kaç duayı kirletmişler
Bedenimin zerrelerinde
Gün aşırı asmışlar
Ak gerdanımın ovasında
Hislerimin cürmünü
Kazara çıkan bir yangından kalma
Bir avuç aciz kül gibi
Nasıl da savurmuşlar beni
Kendi körlenmişliklerinin diyarına
Ben de eksilttiklerini
Nasıl da yaftalamışlar eksik etek diye
Eteklerimin uçlarına
Kendi başedemedikleri arsızlıklarıyla
Çatlatmışlar dudaklarımın coğrafyasını
Kimi sevgili demiş adıma
Kimi anne
'Cennet ayaklarının altında' denmiş
Sonra kendi cennetimde
Bir güz sabahında
Yarımlanmış düşlerimin bağrından hançerlenmiş
Günah diye kaçtıkları ne varsa
Kendi adlarına
Utanç diye haneme yazılmış
Töre diye bucaksız bir şehrin
Kerpiç duvarlarından atılmış
En yaşanası hayallerimin beşiğindeyken
Gayrı meşru bir suç gibi
Kendi zifiriliklerinin
Cezaevlerine terk etmişler beni
Ya ben kadınım
Yüzyıllık ana
Asırlık sevgili
Bir ressamın tuvalinde
İnce kıvrık belli bir dişi
İçimdeki yalnız çocuğun
Solgun çehresine yazmışlar beni
İdil GÜLER
Kimim diye sormayın!
Ben on üçünde
Yüzünün çizgilerinde duygularını unutmuş
Kirli yüzlü adamlara satılmış Ayşe
Ben on beşinde analığın kutsallığına
Zorla eriştirilmiş Fatma
Ve on sekizinde,
Kurşunları reva görmüşler bana
Gönül koymuşum diye
Bir taze sevdaya
Kimim diye sormayın işte
Kadınım ben, önce adına insan denilmesini isteyen
Kuytu, sessiz bir köşede
En suskun, en emekçi yanımla bakıyorum size
Bohçamda alın terim işli
Ve canım pahasına döküyorum renkli iplikleri
Emanet Hayatların Antikacısı / İdil Zarife Güler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder