1966 yılında Dersim/Mazgirt'in Sülüntaş köyünde doğdu. İlköğrenimi babasının müstahdem olarak çalıştığı Harput ilkokulunda, orta öğrenimini Elazığ Devrim ortaokulunda ve liseyi Elazığ lisesinde bir yıl okuduktan sonra babasının memuriyet tayini sebebiyle aile senei devriyesi 1982 de Çukurova'ya taşındı. Başarı çıtası yüksek olmadığı için Adana Borsa Lisesi son sınıfta bütünlemeye kalınca öğrenimini yarıda bırakıp askerlik hizmetini yerine getirdi. Ardından 1989 askerlik dönüşü Adana Erkek lisesine tekrar kaydını yaptırarak eğitime devamla liseyi bitirdi. Yaşam şartları Çukurova’da uzun yıllar ırgatlık yapmasına sebepti. Ardından sırayla Adana Otoban sürücü kursu, İzmir Aliağa petkim limanı, Eska inşaat şti de (Adana incirlik - İstanbul Per-pa ) uzun yıllar çalıştıktan sonra 1993 te bekârlığa noktalayarak evlenip İstanbul'a yerleşti. Doksanlı yılların yeni iş trendi kurye sektöründe İstanbul'da on yedi yıla yakın çeşitli kargo dağıtım firmalarda (Tazı - Hedef - N.M.S - Aktif – Ups ) saha elamanı ve yönetici olarak çalışarak sokakları arşınladı. Milenyum çağında masa başındaki iş sektörüne geçiş yaparak birikimlerini kaleme almaya başladığında ilk evvela şiirle tanındı. Çeşitli dergilere gönderdiği şiir ve makaleleri beğenilip yayınlanınca bundan cesaretle Berfin Bahar, Antalya Sanat, Bizimece, Halk Edebiyat, Hisler Bulvarı, Kalemsiz Dergi, Kültür Çıkmazı, Semender Sanat, Son Hasat, Yeni Dönem vs dergilerle çalıştı. Bunun yanı sıra sosyal medyayı kullanıp Antoloji, Edebiyat evi, Edebiyat Defteri Edebiyat Dünyası adlı sitelerle de çalışmakta olup kendine ait http//karamavi.blogspot.com adlı bloğunda eserleri yayınlanmaktadır. Şiir kitapları Aşkın Uykulu Nöbetleri 2012 de Firari Mürdüm Çiçeği 2016 da çıkaran şair yazarın halen beklemede şiir ve roman kitapları bulunmaktadır. İş yaşamında emekli olduktan sonra çalışmaya devam eden iki erkek babası şair yazar, İstanbul'un Anadolu yakasını mesken tutmuş Kartal ilçesine 1995 te attığı ilk adımla kurduğu otağını bir daha sökmemekle birlikte yaşama ve yazarlığa burada devam etmektedir.
Çıkan Eserleri:
-Aşkın Uykulu Nöbetleri (şiir)
-Firari Mürdüm Çiçeği (şiir)
-Sus/Adım Harput (otobiyoğrafi)
HARPUT HAKKINDA DÜŞÜNCEM
Ey başımı okşayan, duaları belalara siper evliyalar! "Koynunuzda yatıracak yeriniz var mı? Yoksa sırra kadem an meselesi zavallı doğumum. Yol verin dermansız ağulara zevki safa sürsün insanlık, ya da üfleyin nefsinizi şifa olsun kâinatta biten yoksul ömrümüze bitsin kâinatta tek taraflı sultanlık."Gaz lambası ışığına yakışan yolu kayıp düşülcelerim sarılır, karanlıkta bulduğum kaybolmuş masum hıçkırıklara. Kim bilir arkamızdan kimler yetişir, nerelere, hangi meskûn mahallere uğrar serzenişim. Gönül isterdi ki yeryüzü avlusunda görüşüp asırlık çınarlar altında sac ekmeğini aynı tasta ayran içerek bölüşelim can parem. Yâd edelim anıları klarnet eşliğinde kurumamış sözlerle karıncayı dahi incitmeden. Elbet yaralı yürekte isterdi aklın saklayıp yönettiği, yorgun dilin sözlerini köz ateşinde pişirmeyi. Evvelden gidenlerin ışığında iz süren yaşlı bedenim yaşadıklarını yeni nesillere aktarmayı borç bildi çocukça düşkünüm. Çatlamış toprak testi bir kere yaşasakta, uyusakta akmaya devam eder hayat. Çok önceleri çıktığım yolun sonuna varırken, tanımaya başladığın şaşalı yaşamın sen henüz girdabındasın yürek sızım. Hakikat yetişmek ulaşılmak meselesi değil. Asıl marifet haz dolu naçar çocukluğumda ekmeğimi helâl bir tas suyuna kattığım değer verdiğim onurlu insanları sözlerle irdelemeden, germeden anmaktır. Eskimeyen umudum bedenimle ırak diyarlarda olsam da kayabaşındaki ruhumla kendimi karmaya çalıştığım satır araları el yazımla izini sürdüm çalınmış yaşamların. Tanıdığımı anlatıyla bitiremeyip sevgiyle saklımda taşıdığım, dostluğundan haz mutluluk duyduğum, unutmaya kıyamayıp, unutulmayı hazmedemediğim ahbapları ve hafızamdaki gerçek güzellikleri oturup dua dağına kaydettim birer birer çivisi çıkmış sözcüklerle envanterine gönlümün. Hem de tartarak adalet terazinde insanlığa katkıda bulunmak gayreti çabasıyla. Bilirsin ki katliamlar fitili yanık dillerden çıkar. Eğer öyleyse sarı sıcakta yalanızlıktan kayadan kayaya atlayan hayallerim, esaretini sevince boğan tahliye anılarım, geride terk ettiğim boynu bükük mazlum dostlarım, içimde sevemediğim sabi çocuk ve tabiki kanadı kırık uçamayan sürgün umudum bir gün dönmeķ şartıyla buzluğuna emanet. En iyisi mi sen dön gönül kıblene el ele versin ud, gırnata. Kurulsun kürsü başı protlarda Enver'im "dersim dört dağ içinde" yırtsın kabrini süt kaleye karşı. Vakit dar bırak cezveni mangala fokurdasın Çedene baharla gelen kara erik çağala tadında. Şunun şurasında kırk yıla nem kaldı ki? Güllü bağ'dan savrulan kengerim "hüseynikten çıktım şeher yoluna" Nancacığız sözün ötesinde sönük ocak başlarında? Kapattım dar kapıyı nice yolun şaşırmış günahkârlara. Kim kimi hangi dilde ağıtlar? Tepesinde meterisin taşa elim, yaşım borana, dilim teslim bana. Şüşnaz rüzgârı ölümler atlatıp süpürsün kadim can dostlarımı cem demine. Haz duyduysan eğer okuduğundan otur vuslatına ve yatır kalbinin derinlerinde uyut bir asır. Eylenmelikse günü birlik molada hevesin kaldır kenara unut bir an evvel bitsin eziyeti usun. Şimdiden tezi yok acele etmezsek kaçacak ulaşacağım tren kaybolacak tutunmaya çabaladığın ben. Tarihimiz ki ecdadımızın aklımızda kalan dillere destan kahramanlıklarıyla dolu. O vatan ki binlerce adsız neferini kucakladı uğruna toprağını kanıyla sulayan. Harflerde boğulmayı göze anlamıyorsan sakın kalp komşuna selamını unutma. Unutma ki tarih kimseyi suçlamasın merhametlim. Alıp sürünün başını mastar dağına giden azap kuşları kandı cemreye Fırat’ın şahitliğinde. Çıkrığına asılı huylarımızı çıkardık kuyudan. Her birimiz birbirimizden dokunmadan suyuna. Çürük pervazlara bağlanan eksik anıların sökülmüş yırtılmış yakaları. Hakikati borçlandığınız aynaları kırmak kimin fikriydi? Şimdi cebimde eksik bir kaç vebalı tonoz kırıntısıyla geçmiş uygarlıkların ayak izleriydi Sivrice’nin batığında bize kalan. Şimdiden faydalı sözüne, serzenişine ve düşüncene sevgiler yürekparem.
***
TEŞEKKÜR METNİ
SUS/ADIM HARPUT kitabında şehrin 70-80 li yıllarını yaşayan çocukluğumun gözüyle sokakları tanıtarak, kültürümüzü dilim döndüğünce anlatmaya gayret gosterdim. Harput'un renkli simalarıyla beraber yaşadığım anı ve meselleri anlatmaya çalıştım. Geçmişin resimleri ve yazdığım şiirleri birer nakış gibi işleyip gelecek kuşaklara bir nebze iz olmayı becerebildiysem ne mutlu bana. Birilerini bilmeden incitir kusur eylediysemde affola..
Sizlerde de öylemi bilmem ama kalemi harfle semaha, kelimelerle halaya durdurmak bana büyük keyif veriyor. Düşünceleri özgürce, sere serpe yaydığımda kâğıda, mutluluğu iliklerimde hissediyorum. Genzimi yakan duyguları tadınca yelken açtığım hiçliğin ser hoşluğunda kayboluyorum. Bölük pörçük gerçeksi yaşantı mesellerini zor bir süreçte topladım. İnsanın başarı çıtasını yüksek tutup, yılmadan bıkmadan basamakları tek tek tırmanması kadar güzel bir şey yoktur. Duyduğum yarım yamalak çatlak bilgileri aklın süzgecinden geçirip birleştirdim gün ışığında. İzninizle buradan, kitap henüz yazım aşamasındayken benim kadar gayret gösteren, telefonun diğer ucunda bıkmadan usanmadan gerekli bilgileri anlatarak malzeme sağlayanlara, bölgelerin ve mevkilerin adlarıyla alakalı kâh komik kâh ciddi olayları anlatan büyüklerime, dizgi ve sayfa düzeninde koşulsuz el uzatan gayretle çalışan can dostlara minnettarım. Aile fertleri kızım oğullarıma, özellikle her çıkmazda yanımda duruşuyla huzur ve cesaret veren eşime minnettar kalarak çok teşekkür ediyorum. Buradan kitabın baskı ve bitiş sürecine kadar yanimda olanlara şükranlarımı sunarak teşekkür ediyorum.
Dal ki ardıç
Ardına bahmadan gonmuş gırlangıç
Bir dal ki ardıcın dalı
Hele de ki gardaş nolacağ
Nolacağ kimsesüz fıkara Harput’un
Çeper dibindeki halı?
_____________eyvallah
İrfan KARABULUT
G.s.m 0537 426 52 34
Gmail: irfankarabulut62@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder