Bugünkü bilgilerimize göre Türklerin kendi dilleriyle yazdıkları ilk metinlerin kısmen 7. yüzyılın sonlarından ve çoğunlukla 8. yüzyıldan kaldığı bilinmektedir. Türk dilinin bilinen ilk metinleri, Köktürk Kağanlığının ikinci döneminden kalmadır. Türklerin bu yüzyıllardan bugüne, kesintisiz bir yazı diline sahip oldukları, dolayısıyla Türk dili ile yazılmış edebiyatın yüzyıllara dayanan bir geçmişinin olduğu rahatlıkla ifade edilebilir. Ne var ki bugünkü bilgilerimize göre Türklerin 7/8. yüzyıllardan önceye ait yazılı bir metni, bugüne ulaşmış değildir. Bu bağlamda Hunlar zamanında ve Köktürk Kağanlığının birinci döneminde Türk dili ile yazılmış bir metnin varlığı, bugün için muğlaktır. Öte yandan Köktürk Kağanlığının ikinci döneminden kalan yazıtların dili, Türk yazı dilinin gelişmişliğini, uzun süredir işlenmiş olduğunu ve böylece Türk dilinin Hunlar ve Köktürk Kağanlığının birinci döneminde de yazı dili olarak kullanılmış olabileceğini göstermektedir.
Hunlar zamanından kalan bir Türkçe metin olmamakla birlikte Çin yıllıklarındaki Hunca kaydıyla verilen kişi, unvan ve yer adları Türk dilinin kayda geçirilmiş ilk örneklerinden kabul edilebilir. Çin yıllıklarında Hunca kaydıyla geçen sözcüklerden bazıları şunlardır:
çeng-li “gök” (Köktürkçede tengri),
ku-tu “oğul” (Köktürkçede kut),
yen-çi/yem-çi “hükümdar eşi”(Köktürkçede ebçi),
tieh-fah “demir” (Köktürkçede temir),
wo-lu-to “karargâh” (Köktürkçede ordu).
Çin yıllıklarında Hunların dışında Tabgaç dönemine (M.S. 338-557) ait bazı Türkçe sözcükler de geçmektedir:
pi-te-çen “yazıcı” (Köktürkçede bitigçi),
hu-la-çen “süvari” (Köktürkçede atlıg),
teu-lu “töre” (Köktürkçede törü).
Çin yıllıklarında M.S. 329’da geçen bir olaydan dolayı ifade edilen ve on karakterden oluşan Hunca iki cümle, araştırmacılar tarafından Türk dilinin ilk tanıklarından kabul edilmektedir. Çin karakterleriyle yazılan bu beyit, Talat Tekin (Hunların Dili, Ankara 1993) tarafından şöyle okunmuş ve anlamlandırılmıştır: Çince karakterlerle:
siu-k’it’i-li-kang puhkoh kü-t’u-tang Yazıçevrimi: sü:ke talıkaŋ / bugukgı tutaŋ Türkiye Türkçesi ile: “(Düşman) ordusunu çıkartın, liderini yakalayın.
Köktürk Kağanlığının birinci dönemine ait yazınsal faaliyetler içerisinde en önemli olanı, kuşkusuz 582 yılında Taspar Kağan zamanında dikilmiş olan Bugut yazıtıdır. Moğolistan’daki Bugut dağının yakınlarında bulunduğu için Bugut yazıtı adı ile anılan yazıt Soğdça ve Sanskritçe metinlerden oluşmaktadır ve bugün Moğolistan’ın Arhangai eyaletindeki Tsetserlig ilçesinde, müzede bulunmaktadır. Yazıtın üç tarafı Soğdca, bir tarafı ise Sanskritçedir.
Türkler, 7. yüzyıldan 12/13. yüzyıllara kadar tarihsel Türklük coğrafyasının değişik yerlerinde, literatürde “runik” olarak adlandırılan alfabe ile çok sayıda yazıt dikmiştir. Alfabe, İskandinavya’da kullanılan alfabeye benzerliğinden dolayı, yazıtları çözen ve ilk okuyan W. omsen tarafından “runik” olarak adlandırılmış, daha sonra “runik alfabe” adıyla yaygınlaşmıştır. İskandinav ülkelerinde Almanca “sır, gizem” anlamına gelen run sözünden türemiş olan runik sözcüğü, Türklerin kullandıkları bu alfabe için de kullanılır olmuştur. Öte yandan farklı iki coğrafyada kullanılan alfabe arasında şekilsel benzerlik olsa da, harerin ses değerlerinin aynı olmadığını belirtmek gerekir. Türk runik hari yazıtlar; Moğolistan, Türkistan, Sibirya ve Doğu Avrupa coğrafyasına yayılmıştır.
Yazıtlar, bugüne kadar birçok araştırmada tasnif edilmiş, ait oldukları yer ve siyasî teşekküle göre genellikle dört grupta değerlendirilmişlerdir:
1. Köktürk Kağanlığı Yazıtları, 2. Uygur Kağanlığı Yazıtları, 3. Yenisey Yazıtları, 4. Diğer Yazıtlar.
Köktürk Kağanlığı Yazıtları
Köktürkçenin en önemli eserleri olan Bilge Kağan Yazıtı ve Köl Tigin yazıtı, Moğolistan’ın Arhangai aymağında, Orhun bölgesi de denilen Orhun ırmağının yakınında bulunmaktadır. Üçüncü önemli yazıt olan Tonyukuk Yazıtı ise Ulan-Bator’un yaklaşık 40 km doğusunda Bayan Tsokto adı verilen bölgededir. Diğer eski Türk runik hari metinler de Moğolistan’ın Arhangai, Bulgan, Dundgovi, Töv, Hövsgöl vilayetlerinde bulunmaktadır. Bugüne kadar tespit edilen ve tamamı Köktürk Kağanlığının ikinci döneminden kalan Köktürk Yazıtları şunlardır:
Çoyr Yazıtı
Moğolistan’ın Dundgovi eyaletinin Çoyr bölgesinde bulunan yazıt Ulanbatur Tarih Müzesi’nde korunmaktadır. Çoyr Yazıtı, bugünkü bilgilerimiz ışığında en eski Türk yazıtı olarak bilinmektedir. Yazıtın 687-692 yılları arasında dikildiği tahmin edilmektedir. Yazıtta bir Köktürk erinin İlteriş Kağan’a katıldığı anlatılır. Yazıt üzerinde ayrıca dağ tekesi ve yılanlı damga bulunmaktadır.
Hoytu Tamir Yazıtları
Moğolistan’da Tamir Irmağının kuzeyinde bulunan kayalara boya ile yazılmış olan Hoytu Tamir yazıtları 34 parçadan oluşmaktadır. Kayalara fırça ile yazılan Hoytu Tamir yazıtları Türk dilinin dışında başka diller ile de yazılmışlardır.
Ongin (İşbara Tamgan Tarkan) Yazıtı
Bilge Işbara Tamgan Tarkan ve babası İl İtmiş Yabgu’nun, İlteriş Kağan ve Bilge Kağan dönemlerinde yaptıkları hizmetlerin ve savaşların anlatıldığı Ongin yazıtı, 719-720 yıllarına tarihlendirilmektedir. Yazıtta 19 satır bulunmaktadır.
Köl İç Çor (İhe-Hüşötü) Yazıtı
Moğolistan’ın Töv eyaletinde bulunan, tahminen 720-725 yıllarında dikilen yazıt, 29 satırdan oluşur. Tarduş Lideri Köl İç Çor’un mücadelerinin anlatıldığı yazıtın bulunduğu yerde 8 adet insan heykeli, 5 adet hayvan (aslan ve koç) heykeli, sunak masasına ait işlemeli taşlar ve balballar bulunmaktadır.
İhe-Aşete (Altun Tamgan Tarkan) Yazıtı
Altun Tamgan Tarkan Yazıtı adıyla da anılan İhe-Aşete yazıtı, 10 satırdan oluşmaktadır. Yazıtın Altun Tamgan Tarkan adına 724 yılında dikildiği tahmin edilmektedir.
Tonyukuk Yazıtı
Köktürk Kağanlığının bilge veziri Tonyukuk’a ait yazıtın hangi yıllarda dikildiği kesin olarak bilinmemektedir. Tonyukuk yazıtı, kimi araştırmacılara göre 720-726 yılları arasında, kimi araştırmacılara göre ise 732-734 yılları arasında dikilmiştir. Tonyukuk yazıtının tarihindeki bu belirsizlik, Köl Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarında yazılış tarihleri kayıtlı / belli olduğu hâlde, Tonyukuk yazıtının ne zaman yazıldığı ile ilgili bir kaydın bulunmamasından kaynaklanmaktadır. Tonyukuk yazıtını diktiren bizzat Tonyukuk’un kendisidir. Yazıt metninin sahibi de Tonyukuk’tur. Çin’de doğan, Köktürklerin 682 yılında İlteriş Kağan önderliğinde başarıya ulaşan isyanda önemli bir görev yüklenen, İlteriş Kağan zamanında vezir ve başkomutan olan Tonyukuk, Türk kültürünün ilk düşünürlerindendir. Tonyukuk aynı zamanda Türk hatıra edebiyatının ilk temsilcisi ve ilk Türk tarihçisidir. 2 10 VIII.-XIII. Yüzyıllar Türk Edebiyatı Tonyukuk yazıtı iki taştan oluşmaktadır. Bu iki taşta toplam 62 satır bulunmaktadır. Tonyukuk yazıtındaki taşlar Köl Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarına göre daha küçük ve taşların yapısı daha yumuşaktır. Tonyukuk yazıtında Türk milletinin Çin’e başkaldırarak esaretten kurtuluşu, Oğuz, Kırgız, Türgiş ve Çinlilerle yapılan savaşlar ile Tonyukuk’un milleti için yaptığı hizmetler anlatılmaktadır. Yazıtta Türk milletine önemli öğütler de verilmektedir. Tonyukuk, 682 yılındaki isyandan başlayarak vefatına kadar devlet yönetimindeki faaliyetlerini atasözleri ya da veciz sözlerle oldukça canlı ve akıcı bir şekilde dile getirmiştir. Tonyukuk bütün yazıtta bizzat kendisinin rol aldığı olayları anlatmıştır.
Köl Tigin Yazıtı
İkinci Köktürk Kağanlığı döneminde kardeşi Bilge Kağan ile birlikte devleti ihtişamlı günlere ulaştıran Köl Tigin, 682 yılında devleti tekrar dirilten İlteriş Kağan’ın oğlu ve Bilge Kağan’ın kardeşidir. Köl Tigin 27 Şubat 731 tarihinde vefat etmiş, kardeşi Bilge Kağan 21 Ağustos 732 tarihinde kardeşi adına Köl Tigin yazıtını diktirmiştir. Köl Tigin yazıtının yazarı Bilge Kağan, yazıcısı ise yeğenleri Yollug Tigin’dir. Yüksekliği dört metreye yaklaşan Köl Tigin yazıtının üç yüzü Türkçe, diğer yüzü Çincedir. Bir kaplumbağa kaidesi üzerine oturtulan yazıtın taşı mermerden yapılmış ve daha önce yontularak hazırlanmıştır. Yazıt 71 satırdan oluşmaktadır. Köktürk devletinin birinci dönemindeki ihtişamlı günlerden, devletin tekrar dirildiği zamana ait olayların ve oradan Köl Tigin zamanındaki kahramanlıkların anlatıldığı Költigin yazıtı, Ahmet Bican Ercilasun’un ifadesiyle, “Türk edebiyatının san’atkârane üslûpla yazılmış ilk eseridir.” Köl Tigin ve aynı zamanda Bilge Kağan yazıtları, Türk hitabet dilinin en güzel örneklerindendir. Aliterasyonlu ifadeler, atasözleri, açık ve etkileyici dili ile hem çağının hem de Türk edebiyatının en seçkin örneklerinden biridir.
Bilge Kagan Yazıtı
Bilge Kağan’ın ölümünden sonra 24 Eylül 735 tarihinde oğlu Teŋri Kağan tarafından diktirilen Bilge Kağan yazıtında anlatılan olaylar ile Köl Tigin anıtındaki olaylar hemen hemen aynıdır. Bige Kağan yazıtında fazladan Köl Tigin’in vefatından sonraki olaylar yer almaktadır. Bilge Kağan yazıtı, kardeşinin yazıtına göre daha fazla yıpranmış vaziyettedir. Yazıtın batı yüzünde yer alan, okunabilen altı satırlık kısmın, metnin yazarı Teŋri Kağan’a ait olduğu tahmin edilmektedir. Yazıtın bu yerindeki ifadelerin oldukça hüzünlü olduğu; bu anlamda Teŋri Kağan’ın babasının ölümünden sonraki duygularını ifade ettiği anlaşılmaktadır: Bilge Kagan uçdı. Yay bolsar üze teŋri kövürgesi eterce anca tagda sıgun etser anca sakınur men. Kaŋım kagan taşın özüm kagan … “Bilge Kağan vefat etti. Bahar geldiğinde yukarıda gök davulu(nun) çalınması gibi, bunun gibi dağlarda geyiğin melemesi gibi işte böyle dertlenirim. Babam kağanın anıt taşını ben kendim kağan …”.
İhe-Nur Yazıtı İhe-Nur yazıtı
6 satırlık küçük bir yazıttır. 730 civarında dikildiği tahmin edilmektedir.
Hangiday Yazıtı Hangiday yazıtı Moğolistan’nın Bulgan aymağında Hangiday kayası üzerine yazılmış 4 satırlık bir yazıttır.
Uygur Kağanlığı Yazıtları
Köktürk yazıtlarında Tokuz Oguz olarak adlandırılan Uygurların, Karluk, Yağma ve Basmıl Türkleriyle ittifakından sonra Köktürk Kağanlığına son vermesiyle aynı bölgede 3 12 VIII.-XIII. Yüzyıllar Türk Edebiyatı Bozkır Uygur Kağanlığı ya da Ötüken Uygur Kağanlığı olarak adlandırılan yeni bir devlet kurmuşlardır. Uygurlar da Köktürkler gibi bugünkü Moğolistan bozkırında taş ya da kayalar üzerine runik hareriyle yazıt dikmişlerdir. Uygur Kağanlığının Kırgızlar tarafından yıkıldığı 840 yılına kadar dikilmiş yazıtlar şunlardır:
Terh (Taryat) Yazıtı Terh yazıtı 1969-1970 yıllarında Moğolistan’ın Arhangai eyaletindeki Taryat bölgesinde Terh ırmağı civarında bulunmuştur. Yazıt dört parçadan oluşmaktadır. Ötüken Uygur Kağanlığı (M.S. 745-840) döneminde 753 yılında İl İtmiş Bilge Kağan (Moyun Çor) tarafından diktirilmiş olan Terh (Taryat) yazıtında, Moyun Çor ile babası Kül Bilge’nin savaşları anlatılmaktadır. Yazıtın bazı satırları da Şine-Usu yazıtı ile aynıdır. Yazıtın yazıcısı Bilge Kutlug Tarkan Seŋün’dür. Tes Yazıtı 1979 yılında Moğolistan’ın Hövsgöl eyaletinin Övörbulag mevkiinde Tes nehrinin yukarı kısmında 1976 yılında bulunan Tes yazıtı, 750 yılında ikinci Uygur kağanı Tengride Bolmış İl İtmiş Bilge Kağan / Moyun Çor tarafından diktirilmiştir. 22 satırdan oluşan yazıtta Uygurların atalarından bahsedilir.
Şine-Usu Yazıtı
1909 yılında Moğolistan’ın Arhangai ve Bulgan eyaletlerinin sınırında, Selenga nehrinin güneyinde yer alan Mogoin Şine-Usu vadisinde bulunan ve Türklük Bilimi araştırmalarında Şine-Usu adıyla bilinen yazıt, 760 yılında Teŋride Bolmış İl İtmiş Bilge Kağan (Moyun Çor) adına diktirilmiştir. Uygur yazıtlarının en büyüğü olan yazıt, 51 satırdan oluşur ve bazı satırları Taryat yazıtı ile aynıdır. Şine-Usu yazıtında 740-759 yılları arasındaki özellikle Uygurların Köktürklerle yaptıkları savaşlar; Karluklarla, Sekiz Oguzlarla, Dokuz Tatarlarla, Kırgızlarla, Çikler ve Basmıllarla yaptıkları mücadeleler ve Uygur kağanlığının kuruluşu anlatılmaktadır.
Somon-Sevrey Yazıtı
Somon-Sevrey yazıtı Moğolistan’ın Güney Gobi bölgesinde Somon-Sevrey mevkiinde bulunduğu için bu adla anılmaktadır. Yazıtta Bögü Kağan’ın 762’de Çin’e yaptığı seferlerden bahsedilir. Yazıtta 7 satırın yanı sıra 7 satırlık Soğdça bir metin daha vardır.
Suci Yazıtı Moğolistan’ın Ar-Aşhatu dağının Dolon-Huduk bölgesinde 1900 yılında bulunan Suci yazıtı, Boyla Kutlug Yargan adına diktirilmiştir. Yazıtın tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte, Terh, Şine-Usu yazıtları gibi Uygur Kağanlığı dönemine ait olduğu düşünülmektedir.
Karabalgasun Yazıtları Uygurların başkenti Karabalgasun civarında bulunan ve üç parçadan oluşan Karabalgasun yazıtlarından Birinci Karabalgasun olarak adlandırılan yazıt, 5 satırdan oluşur. İkinci Karabalgasun yazıtı 12 satırdan oluşur ve Hotont kasabasındaki Serentey ırmağı kıyısında bulunmuştur. Aynı bölgede bulunan Üçüncü Karabalgasun yazıtı tahminen 810 yıllarında dikilmiştir. 9 parça halinde olan yazıtta Türkçenin yanısıra Soğdça ve Çince metinler de vardır.
Ar Hanan (Ar Hanin) Yazıtı Moğolistan’daki Ar Hanan dağının eteklerinde bulunduğu için Ar Hanan Yazıtı olarak adlandırılan yazıt, üç parça hâlindedir. Toplam 140 harf bulunmaktadır.
Yukarıdaki yazıtların dışında Uygur Kağanlığından kalan üç yazıt daha vardır. Tüklük Bilimi araştırmalarında Gürbelçin Yazıtı, Somon-Tes Yazıtı ve Mutrın Temdeg Yazıtı olarak bilinen bu yazıtlar, oldukça küçüktür.
Yenisey Yazıtları
Adını Güney Sibirya’da bugünkü Hakas ve Tuva Cumhuriyetleri içinde kalan Yenisey nehrinden alan Yenisey yazıtları, Yenisey vadisinde bu nehre veya kollarına dökülen Abakan, Bayın Köl, Çaa Köl, Tes, Tuba, Turan Elegest, Uybat, Uyuk gibi nehirlerin kenarlarında bulunan ve sayıları yaklaşık 150’yi bulan eski Türk runik harfli yazıtlardır. Yazıtlar üzerine birçok ilim adamı araştırmalarda bulunmuş ve görüşlerini açıklamışlardır. Rus ve Fin heyetlerinin bölgedeki araştırmaları Yenisey yazıtlarının bulunuşunu, yayınların yapılabilmesini ve korunmasını sağlamıştır. Bu yazıtların Kırgızlara ait olduğu düşüncesi çok eskiden beri savunulan bir düşünce olmuştur. Bu düşüncenin oluşmasında, yazıtların bulunduğu bu bölgede Kırgızların yaşamış olmalarının etkisi büyüktür. Ancak bazı yazıtlardaki ifadelerden, farklı Türk boylarına ait yazıtların da olduğu sonucu çıkmaktadır.
Yenisey yazıtlarından Barık I’de öz yigen alp turan altı oguz budunda üç yegirmi (yaşımka) adrıldım. “Öz Yiğen Alp Turan Altı Oğuz kavminden on üç (yaşımda) ayrıldım”; Tuba III yazıtında … Türgiş el içintä beg ben “Türgiş elinin içinde ben beğ idim”; Uyuk-Tarlık yazıtında atım El Togan Tutuk ben tenri elimke elçisi ertim altı beg bodunka beg ertim “Adım El Togan Tutuk, ben semavî (veya ilahi) elimin elçisi idim. Altı müttefik buduna beg idim” cümlelerine rastlanılmaktadır. Bu durum Yenisey yazıtlarının sadece Kırgızlara değil; diğer Türk boylarına da ait olabileceğini gösterir. Bu yazıtlarda kullanılan eski Türk Runik alfabesinin yazılış şekillerinden ve yazının standart bir biçim taşımamasından dolayı, yazıtların tarihi de tartışılır olmuştur.
Kimi araştırmacılar, Yenisey yazıtlarındaki alfabenin daha ilkel olduğu düşüncesindedir. Bu nedenle Yenisey yazıtlarının, Orhun bölgesinde yazılan diğer yazıtlardan daha önce, yaklaşık 6. veya 7. yüzyılda yazılmış olabileceğini düşünürken, kimileri 9. yüzyıla tarihlendirmektedir.
Yenisey Yazıtlarından
Elegest (4) Yazıtı:
Kuyda kunçuyum a! Esizim e! Yıta! Özde oglum, esizim e! Adrıltım. Yıta! Yüz er kadaşım uyurın [ü]çün yüz erin, elig öküzün tikd[i]. Kök teŋride kün ay azdım. Yıta! esizim e! Adrıltım. kanım elim e, esizim e, yıta[a], bökmedim! Kanım elimiz, yıta, adrıltım! Körtl(e) Kan Alp Uruŋu. Altunlug keş egnin yü(t)tüm, belde ban(t)ım. Tokuz sekiz on yaşım. Uruŋu Külüg Tok Bögü Terqen e! Kaŋım beg erdem üçün birle bardı. Kara bodunum! Katıglanıŋ! El tör(ü) sü ıdmaŋ! Yıta! Esiz! İlim qanım! İlim ugrınta sü bolup er (ö)l(ü)rmedöküm yoq. Çebligde bir tegimde sekiz er [öl]ürdüm. İlim utuşıŋa azıp qala[yın], adrılayın!... Bars yılta er[ti. Yal]ıkayın. Buŋ baŋa b(u)nta ermiş, öldüm. Yıta! Esizim e! Yalıkayın. Tört adak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder