Türkü
Türkü kelimesi, Türk ve “-î” nispet ekinin bir araya
gelmesinden oluşan,Türklere has anlamına gelen “Türkî” kelimesi kökenlidir.
Türkü :
Anadolu’nun çeşitli
yörelerinde “şarkı”, “deyiş”, “deme”, “hava”,“ninni”, “ağıt
Altay Türkleri“kojoñ”
Azeri Türkleri “mahnı”
Başkurtlar “halk
yırı”
Çuvaş Türkleri “yurrisem”,“takmak”, “peyit”
Hakas Türkleri “ır” ve “tahpah”
Kerkük Türkleri “beste”, “şarkı”,“neşide”, “mani”, “yır”,
“hoyrat”
Karaçay Türkleri
“cır”
Karakalpak Türkleri “kosık”,“cır”
Kazaklar “türki” “türik
halık äni”
Kırgızlar “eldik ır”, “türkü”
Kumuklar “yır”
Özbekler “türki”,
“halk koşiğı”
Tatarlar “halık
cırı”, Tıva Türkleri “ır”, “kojañ”, “kojamık”
Türkmenler “aydım”,
Uygur Türkleri “nahşa”
Türk halk şiirinde ezgi ile söylenen her türlü şiire türkü
denir. Halkın olaylar karşısındaki
tepkileri, acıları,üzüntüleri veya sevinçleri türkülere
yansır. Türküler, anonim şiirlerdir. Söyleyenleri belli değildir.
“Bazı türkülerin başlangıçta kim tarafından söylendiği
bellidir. Özellikle âşıkların bazı şiirleri zamanla türküleşmiştir. Kayıkçı Kul
Mustafa’nın, Öksüz Âşık’ın, Köroğlu’nun, Karacaoğlan’ın, Âşık Kerem’in, Erçişli
Emrah’ın, Dadaloğlu’nun ve Sümmani’nin bazı şiirleri türkü haline gelmiştir.”
Halk içinden çıkan bazı türkü yakıcıları da yeni türküler
oluşturmuşlardır. Şiir kabiliyeti gelişmiş olan türkü yakıcılar , sosyal hayatta
ortaya çıkan ve insanları derinden etkileyen olaylar üzerine ezgili şiirler
oluştururlar. Bu işleme türkü yakmak denir.
“Yine anonim halk şiirleri arasında yer alan “Türkü”yü ele aldığımız
zaman kafiye örgüsü, nazım birimi, vezin ve hacim gibi “dış” unsurlar bakımından
belirli bir şekille karşılaşmamaktayız. Aynı şekilde türkülerde türlerin belirlenmesinde
bir ölçü olarak kullandığımız “konu” ve “ezgi” beraberliği de yoktur. Bu
bakımdan “türkü”nün de “Türkmani”, “Varsağı”, “Bayatı”, “Şarkı” kelimeleriyle
birlikte değerlendirilip izahının yapılması kaçınılmaz olmaktadır.” Türkünün tür
olmadığını düşünen Oğuz, nazım şekillerini ve türlerini gösterdiği tasnifinde türküye
“ezgi ağırlıklı türler” başlığı altında yer vermiştir (Oğuz 2001: 16).
“Düzenleyicisi
bilinmeyen, halkın sözlü geleneğinde oluşup gelişen, çağdan çağa ve yerden yere
içeriğinde olsun, biçiminde olsun değişikliklere (zenginleşmelere, bozulmalara,
kırpılmalara) uğrayabilen ve her zaman bir ezgiye koşulmuş olarak söylenen
şiirler” dir (Boratav 1995: 150).
Türkmani: Azerbaycan ve Çağatay sahalarında özel bir ezgiyle
okunan şiirler.
Türküler, düğünlerde, genellikle kış aylarında düzenlenen
“yârân”, “sıra gecesi”, “ferfene”, “barana” gibi toplantılarda, panayırlarda,
festivallerde, kadın ve erkek gezmelerinde, kahvehanelerde, hamamlarda,
kısacası hayatın çok çeşitli alanlarında söylenen şiirlerdir (Yakıcı 2007:
243-266).
“Konularına göre türküler:
1. Lirik türküler: a) Ninniler, b) aşk türküleri, c) gurbet
türküleri, askerlik türküleri, hapishane türküleri, ç) ağıtlar, d) çeşitli
başkaca duyguluk konular üzerine türküler.
2. Taşlama, yergi ve güldürü türküleri.
3. Anlatı türküleri: a) Efsane konulu türküler, b) bölgelere
ya da bireylere özgü konuları olan türküler, c) tarihlik konuları olan türküler.
B. Kullanıldıkları yerler, gördükleri vazifeler ya da
söylenmelerini şartlandıran vesilelere göre türküler:
4. İş türküleri.
5. Tören türküleri: a) Bayram türküleri, b) düğün türküleri,
c) dinlik ve mezheplik törenlere değin türküler, ç) ağıt töreninde söylenen
türküler.
6. Oyun ve dans türküleri: a) Çocuk oyunlarında söylenenler,
b) büyüklerin
oyunlarında söylenenler “ (Pertev Naili Boratav’ın 1995:
150-151).
Yapılarına Göre Türküler
Türkülere yapısal olarak bakıldığında karşımıza iki yapı
çıkar. Türküler, “bent / ana metin” ve “kavuştak / bağlantı” kısımlarından
oluşur. Bent bölümleri, kavuştağın dışında kalarak tekrarlanmayan asıl
bölümlerdir. Bir mısradan veya daha fazla sayıdaki mısradan oluşabilen kavuştak
kısımları ise tekrarlanır. Kavuştaklar, türkülerin önemli yapısal özellikleri
arasında yer alır. Bentlerdeki ve kavuştaklardaki dizelerin değişiklik
göstermesi, türkülerin yapısal olarak birbirlerinden ayrılmalarına neden olur.
Ezgilerine Göre Türküler
Türküleri, ezgilerinden ayrı düşünmek mümkün değildir.
Türküler, ezgili söylenen şiirlerdir. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde
birbirinden farklı ezgiler vardır. Türkülerin ezgileri, o türkünün hangi
bölgeye, daha doğrusu hangi ezgi grubuna ait olduğunu gösterirler. Türküler,
yapıları ve konularının yanı sıra ezgilerine göre
de tasnif edilmişlerdir. Ezgileri açısından türküler “uzun
havalar” ve “kırık havalar” olmak üzere iki kısma ayrılırlar.
1. Uzun Havalar: Usulsüz ezgiler olarak da bilinirler. Ezgi,
ölçü ve ritim açısından serbesttir, ancak dizi ve dizi içindeki seyir
bakımından bazı kalıplara bağlıdır. Bu türküleri söyleyenler, kendi zevk ve
isteklerine göre ezgiyi uzatıp kısaltabilirler. “Bozlak”, “Dağbaşı”, “Divan”,
“Garip”, “Hoyrat”, “Kalenderî”, “Kayabaşı”, “Kerem” vb. şeklinde adlandırılan
şiirler bu usulle icra edilirler.
2. Kırık Havalar: Usullü, ölçü ve ritimleri belli
ezgilerdir. Kırık havalar, bölgelere ve yörelere göre farklı şekillerde
adlandırılırlar. Ege’de “zeybek”, Marmara, Trakya ve Ordu’da “karşılama”,
Harput’ta “şıkıltım”, Isparta’da “datdiri”, Konya’da “oturak”, Trabzon, Rize ve
Hopa’da “horon”, Urfa’da “kırık” şeklinde adlandırılan ezgiler, kırık havalara
karşılık gelmektedir.
Bent: Türküde kavuştak dışında kalan kısım.
Kavuştak: Türküde tekrarlanan kısımlar.
Bozlak: Orta ve DoğuAnadolu’da yaygın bir uzun hava.
Divan: Fâilâtün/ Fâilâtün/ Fâilâtün/Fâilün kalıbıyla yazılan
ve usulsüz ezgilerle icra edilen şiirler.
Garip: Âşık Garip ile sevgilisi Şah Senem arasındaki aşkı anlatan
usulsüz ezgilere denir.
Kerem: Kerem ile Aslı arasındaki aşkı anlatan uzun havalara
denir.
Zeybek: Ege yöresine özgü bir ezgi ve oyun türü.
Karşılama: Özellikle Marmara bölgesinde yaygın olan bir
kırık hava çeşidi.
Horon: Karadeniz bölgesinde oynanan bir oyunun ve ezginin
adı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder