Halk şiirinin, Türklerin tarih sahnesine çıktığı günden beri
halk şiirinin varlığı bilinmektedir. Yazılı ilk örnekler, Uygur dönemine( Uygurların
yazıyı kullanan bir Türk kavmi ) aittir. Sözlü gelenekte icra edilen ilk
şiirler, sözlü aktarım metotları ile işlerlik kazandığı için günümüze yazılı olarak ulaşmamıştır. Bu durum,
halk şiirinin 9. veya 10. yüzyıllarda oluşmaya başladığı anlamına gelmez.
Uygur ve Karahan’lı dönemlerine ait yazılı kaynaklarda yer
alan bilgiler ve terimler, Türk halk şiirinin önceki dönemlerdeki durumuyla
ilgili çıkarımlar yapmamıza aracılık etmektedir.
Halk şiirinin adları belli ilk şairlerinden bazıları:
*Aprınçur Tigin
*Kül Tarkan
*Ki-ki
*Pratyaya-Şiri
*Asıg Tutung
*Çısuya Tutung
*Kalım Keyşi
*Çuçu
“Alp Er Tonga öldi-mü
İsiz ajun kaldı-mu
Ödlek öçin aldı-mu
Amdi yürek yırtılur
Ödlek yarag küzetti
Ogrı tuzak uzattı
Begler begin azıttı
Kaçsa kalı tutulur
Begler atın argurup
Kadgu anı torgurup
Mengzi yüzi sargarıp
Kürküm angar türtülür” (Tekin 1989: 8)
Türkiye Türkçesi:
“Alp Er Tonga öldü mü?
Kötü dünya kaldı mı?
Felek (böylece) öcünü aldı mı?
Şimdi yürek(ler onun ölümünün acısı ile) paralanıyor.
Felek (onun canını almak için) fırsat gözetti
(ve) gizli (bir) tuzak kurdu.
(Felek) beyler beyini (böylece) yanılttı (ve tuzağa
düşürdü).
Kaçsa (bile bu tuzaktan) nasıl kurtulur(du)?
Beyler atlarını yordular;
Kaygı (ve keder) onları zayıflattı.
Bet ve benizleri (öyle) sarardı (ki)
(yüzlerine) safran sürülmüş (sanırsınız).” (Tekin 1989: 9).
“Budraç yeme kudurdı
Alpagutın üdürdi
Süsin yana kadırdı
Kelgeli-met irkeşür
Etiş suwı Yimeki
Sıtgap tutar bileki
Kür-met anıng yüreki
Kelgeli-met irkişür”
“(Yabaku boyunun Beyi) Budraç (bizimle savaşmak için öldü)
kudurdu;
En iyi savaşan yiğitlerini seçti
Ve askerlerini yine (bize doğru) döndürdü;
(üzerimize) gelmek için toplanıyorlar.
Ertiş suyunun Yemekleri (de)
(savaşmak için) bileklerini sıvadılar.
Onlar yürekli ve pek cesur (yiğitler)dir.
(üzerimize) gelmek için toplanıyorlar.” (Tekin 1989: 32-33).
“Bulnar mini öles köz
Kara mengiz kızıl yüz
Andın tamar tükel tuz
Bulnap yana ol kaçar
Awlap meni koymangız
Ayık ayıp koymangız
Akar közüm uş tengiz
Tegre yöre kuş uçar” (Tekin 1989: 78).
(...)
Türkiye Türkçesi:
“(O) baygın göz(ler) beni avlıyor
(ve üzerinde) kara benler (bulunan o) pembe yüz (beni tutsak
ediyor).
Bütün güzellik(ler) ondan damlıyor (sanki);
(beni) tutsak ediyor, sonra da kaçıp gidiyor!
Beni avlayıp bırakmayın, (ne olur):
Söz verip sözünüzden caymayın!
Gözlerim(den) deniz gibi (yaşlar) akıyor işte;
(öyle ki akan gözyaşlarımın) çevresinde kuşlar uçuyor!”
(Tekin 1989: 79).
“Kış yay bile tokuştı
Kıngır közin bakıştı
Tutuşkalı yakıştı
Utgalı-mat ugraşur
Kış yaygaru süwleyür
Er at menin tawrayur
İgler yeme sewriyür
Et yin takı bekrişür”
Türkiye Türkçesi
“Kış ile yaz (birbirlerine düşman olup) savaştılar;
Kızgın gözlerle birbirlerine bakıştılar.
Tutuşup dövüşmek için birbirlerine yaklaştılar;
Birbirlerini yenmek için uğraşıyorlar.
Kış yaz (mevsimine şöyle) fısıldıyor:
İnsanlar ve atlat benimle güçlenir ve sertleşir;
Hastalıklar da (benim zamanımda) azalır.
(İnsanların) vücutları ve etleri de (benim zamanımda)
sağlamlaşır.” (Tekin
1989: 104-105).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder