Atölyesinde çini ve seramik hamurundan heykeller yapan Cesur, ilkokulu şimdi merkeze bağlı bir mahalle olan Siner köyünde tamamladıktan maddi imkansızlıklar nedeniyle öğrenimini sürdüremedi.
Gençliğinde köyünde marangozluk, taş duvar ustalığı ve çobanlık yapan Cesur, öğrenim hayatı ile geliştiremediği yeteneğini kendi çabalarıyla açığa çıkarmayı başardı.
(Çobanlık yaparken su kenarlarında çamurdan heykel yapmaya başladığını ve o yıllarda tanıştığı bir heykeltıraşın desteğiyle sanatını geliştirdiğini dile getiren Cesur, şöyle konuştu:
''Daha sonra dünyaca ünlü çini ustamız merhum Sıtkı Olçar ile tanıştım. İlk heykellerim onun dükkanında satıldı. Sıtkı Usta'nın tavsiyesiyle yurt çapında tanınmış sanatçı dostlar edindim. Onların da desteğiyle heykeltıraşlığımı geliştirdim. Şimdi çini ve seramik hamurundan her türlü heykeli bire bir yapabiliyorum.'')
Kütahya'da oturan evli ve 2 çocuk babası Ömer Cesur, 1970 yılında çobanlık yaparken rahatsızlanınca hastaneye kaldırıldı. Aynı odada birlikte kaldığı çini ustasının elindeki hamurla heykel yapmasından etkilenen Cesur, çamur hamuru alarak heykeller yapmaya başladı. Hastaneden taburcu olduktan sonra sanatından etkilendiği Abdurrahman Özer ile birlikte çalışmaya başlayan Cesur, kısa sürede kendi atölyesini açarak çini ve seramik ustası oldu. Bunun yanı sıra marangozluk, heykeltıraşlık, taş duvar ustalığı, çeşme ustalığı ve şömine ustalığını da öğrendi. Cumhuriyet Mahallesi'nde kurduğu atölyesinde 49 yıldır çini ve seramik üzerine heykeller yaparak geçimini sağlayan Ömer Cesur, yeni çırak ve ustaların yetişmediğini söyledi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder